1 Ekim 2014 Çarşamba

Kendi Kişisel Tarihim (Lise)

Lise yıllarım biraz uzun sürdü, yani gereğinden uzun... Yenilevent Lisesinde başladı, Londra yakınlarındaki Camberley kasabasının Collingwood Lisesinde devam etti, Islamabad Kolejinde sonlandı, araya Girne'deki Anafartalar Lisesini sığdırdım bir de :) Elimde olan bir şey değildi, ailevi zorunluluklar diyelim... Collingwood süperdi; Norveçli bir arkadaş edinmiştim orada, İngilizcemiz berbattı, beraber öğrendik her şeyi... İsmi Nina'ydı, çok şirindi... İngiliz sınıf arkadaşım Victoria'yı hatırlıyorum, bana sürekli fıkralar anlatırdı, anlasam da anlamasam da çok eğlenirdik birlikte... Police şarkıları dinlerdik... Evlerinde müthiş bir piyano vardı, bir ziyaretimde Erol Evgin'den "bir tanem söyle canım ne dilersen dile benden" şarkısını çalmıştım ona ve ailesine, piyanoda böyle şarkıları hala çalarım, kendi yöntemimle :) Hayatımda ilk punkları burada görmüştüm, 1981 senesinin punkları, en hasından... Okulda pişirdiğim Christmas kekini hatırlıyorum, 4 saatte pişmişti galiba, içine hemen herşeyi koymuştum... Okulda yemek pişirme dersi vardı, o zaman zoruma gitmişti, aslında çok eğlenceliydi... Islamabad'da gittiğim okul evlere şenlikti, Gülgün de ben de başlarda çok sıkılmıştık... Zamanla aşıldı tabi, arkadaşlar sağolsun... Okulun han duvarı kıvamındaki kapılarını ve bu kapılarda bekleyen yaşlı ve aksi bekçileri nasıl anlatsam, tek kelime ile korkunçtu... Bu adamların tek görevi, kızları tek başına okul dışına bırakmamaktı... Namus bekçileri yani; ordaki isimleri, babaci... Sevimli bir isim, ama olmaz olası bir şahsiyet... Hatırlıyorum, bir defa fena tersledim bu adamlardan birini, bir daha karışamadı, hatta bana doğru bakmadı bile :) Bizim gibi yabancılar vardı okulda, Kore'den, Irak'tan, Arnavutluk'tan, Mısır'dan... Bu okul aslında benim için önemlidir, üniversiteye hazırlandım burada öğrenciyken, zor yıllardı...
Anafartalar Lisesi, Girne'nin göbeğinde, tam bir piyasa okuldu diyebilirim... Bitti zili çalar çalmaz bütün kızlar eteklerini üç kat yukarı katlar öyle çıkarlardı okuldan; ya Rocks Otelin diskosuna, ya da mendireğe... Eh ben de bu modaya biraz uydum, yaş 17-18, nasıl uyulmaz :) Dünyaya kafa tuttuğumuzu sandığımız yaşlarımız... Bazen rock, bazen rock&roll, bazen de reggie konserleri olurdu, tam bir gençlik coşkusu yani...
Yenilevent Lisesinde başladığım lise hayatım işte böyle maceralarla doludur... Yenilevent Lisesinin bana en güzel hediyesi sevgili arkadaşım idil'dir :) Birlikte çok eğlendik, çok iyi iki dost olduk... 1980-81 dönemi, çok sıkıntılı yıllar, o dönem için bize çok fazla yansımayan ama aslında bizi korkutan, üzen, kısıtlayan yıllar... Dostluğa dönelim; İdil ile 20 ya da 25 uzun yıldan sonra ilk kez 5 gün önce buluştuk ve ikimiz de çok mutlu olduk :) Türkiye'de yaşamıyor, araya giren yıllarda ikimiz de hayatımıza pek çok yenilik sığdırmışız, birlikte geçirdiğimiz 4-5 saatte belki hepsini konuşamadık, daha çok özlem giderdik... Heyecan güzel şey, yaşandıkça bana iyi gelen güzel bir his...
Devam edecek...
 
 
 
 



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder