1 Ekim 2014 Çarşamba

Babama (4 Şubat 2014)

Babacım,
Bugün sen aramızdan ayrılalı 6 sene oluyor... Her sene olduğu gibi bu akşam yine bir arada olacağız ve seni konuşacağız. Sesini duyamayacağız tabi ama sen de sohpetimize katılacaksın; buna inanmak, böyle düşünmek, yanımızda olamamanın üzüntüsünü, özlemini biraz olsun unutturuyor ya da hafifletiyor diyelim... Kırklı yaşlarımda daha bi çok kaynaşmaya, birbirimizi anlamaya başlamıştık seninle. Neden bu kadar geç oldu onu da bilmiyorum ya.. Sen aileni, annemi, çocuklarını çok sevdin; bizimle geçirebildiğin zamanlarda bizi mutlu etmek için elinden geleni yaptın, bunun için sonsuz teşekkürler ediyorum sana. Asker adamdın, işin gücün çoktu, evinde geçirebildiğin zamanların kıymetliydi. Bizim büyüdüğümüz yıllar farklıydı, babalarımızdan biraz çekinir, hatta biraz da korkardık  Sokaktan içeriye girmek bilmediğimiz, sokak çocukluğu dönemlerimizde, işten eve geleceğin saatten önce evde olmaya bakardık, dakikaları sayardık, "biraz daha sokakta kalalım ama babamız gelmeden evde olalım". Böyleydi ortam, başka türlüsünü bilmezdik.. Okuldan arkadaşlarım sorardı, "baban asker ya, evde nasıl, sert mi, sinirli mi?" diye; hiç değildin, eve geldiğin zaman üniformanı çıkartır, bizim tatlı babamız olurdun. Senden hem biraz çekinir, hatta zaman zaman kaçar, hem de çok severdim, çünkü bizi üzmemek için gözümüzün içine bakardın, görürdüm ben bunu, sadece ne kadar değerli birşey olduğunu yılar sonra anlayabildim..
Senden önce Erdal Dayımla vedalaşmıştık, o gün ne kadar üzüldüğünü hatırlıyorum, dokuz ay sonra seninle vedalaşacağımızı nerden bilebilirdik.. Sen gittikten sonra ailemizden yanına gelenler; Esen Abi, Halil Abi, Veyis Abi, Sevgi Abla, Selma Teyzem, Hasan Dayım ve çok yakın zamanda Selgin Ablam, Methiye Teyzem... Hepsi de senin ne kadar çok sevdiklerin, seni ne kadar çok sevenler  Sevgiyle, saygıyla, özlemle kucaklıyorum hepsini. Selgin Ablacımla birlikte ne çok eğlendik biz, ne güzel anılar var geride kalan  Aslında hayata bakışımız, dinlediğimiz müzikten giydiğimiz kazağa kadar farklıydı, ama birlikte gülmeyi de ağlamayı da eğlenmeyi de dibine kadar hissederek yaşadık, birlikte zaman geçirmekten, sokaklarda boş boş yürümekten zevk aldık, mutlu olmayı bildik. İşte buna çok seviniyorum, değerini de biliyorum 
Geçen hafta seni çok eskiden tanıyan biriyle karşılaştım, ayaküstü kısa sohpetimizde dedi ki, babandan çok şey öğrendim de biri çok işime yaradı. Merak ettim, neymiş diye sordum, dinlemeyi öğrendim dedi. Bir durdum düşündüm, evet dedim, babam kendisi çok iyi bir dinleyiciydi 
Benim bu yazıyı çoook uzatasım var ama o işi bir başka sefer yapacağım; canım babam, senden sonra Mert ve Elifnaz büyüdüler, yollarını çizmeye başladılar, bal şekerimiz Arhan geldi, senin ismini taşıyor bir de üstelik. Dilerim Mert de Arhan da Elifnaz da dedeleri gibi güzel insanlar olsunlar. babamız olduğun için sana çok teşekkür ederiz güzel babam benim... Şu özgüven meselesi var bir de, annem sürekli sana ne kadar benzediğimi söylüyor; iyi ki benzetmişsin beni kendine, o sayede hayatın devam etmesi gerektiğini bilerek yaşıyorum. Seni çok seviyorum, özlemle... 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder