30 Mayıs 2012, hayatımın dönüm noktalarından biri oluyor... İş Bankası'ndan emekli oluyorum/oldum. Dilekçemi 3 Mayıs'ta veriyorum, sonrasında da sanki emeklilik dilekçesini veren ben değilmişim gibi, aynı tempoda çalışmaya devam ediyorum... 3 Mayıs'ı izleyen günlerde bir hüzün kaplıyor içimi, sıkı bir hüzün, kendimden bile saklamak istediğim... Çok mutlu, çok keyifli olmam lazım ama tam tersi oluyor, üzülüyorum, dokunsan ağlayacağım, pişman mıyım neyim, sanki zorla vermişim o dilekçeyi... İlgisi yok, bir yıldır bunu yapmak istiyorum ben, bu günü bekliyorum, o motivasyonla çalışıyorum artık, bankacılığa noktayı koyacağım ve yönümü değiştireceğim.. Üzüntümün sebebi çalıştığım kuruma olan sevgim, bu kadar basit aslında...
1992 yılının 14 Aralık tarihinde Ulus Çam Sokaktaki tarihi binanın 3. katında başladı İş Bankası'nda çalışma yaşantım.. Eğitim Müdürlüğü o zamanlar orası, 3. ve 4. katlar cıvıl cıvıl, her odada üçer beşer eğitimciler... Hummalı bir çalışma var ama bir yanda da muhabbet muhteşem, Eğitim Müdürü Ural Rutkay; ömrü hayatımda tanıdığım en muhterem insanlardan biri; hem otoriter bir Müdür hem de yanında olduğunu hissettiren bir ağabey, baba adeta. Eğitim Uzman Yardımcısıyım, ve fakat bu unvanda tam olarak ne gibi işler yapılır, pek bilemiyorum :) Öğrettiler hemen tabi :) Bir öğrenme ve anlama faaliyetine başlıyorum... 6 ay kadar tek yapmam gerekenin kitaplara gömülüp çalışmam gerektiğini anlıyorum. Konum, Döviz. Başlıyorum çalışmaya hemen, ama tek yaptığım iş ders çalışmak olmuyor tabi. Çömezlik fena, kaçış yok... Sınav mı var, kitapçıkların başında bekle ey çömez. Sınıf mı açılacak, listeleri kontrol et, ders notlarını düzenle, fotokopiler çekilecek koş bak bakalım her şey hazır mı... Bu arada eğitimci olabilmek için sadece yeterlilik sınavını geçmek yetmiyor, arada eğitimler alıyoruz biz yeni çömez eğitimci adayları... Eğitimcinin Eğitimi, unutulmazlarımdandır... Çok heyecanlı anlar yaşadığımız, biraz korktuğumuz, ama kesinlikle çok eğlendiğimiz günlerdi... İyi eğitimci nasıl olunur konusunda öğrendiklerimizi uygulamamız gereken sunumlar yapardık, ne tatlı heyecanlardı onlar :)
Günler böyle böyle hızla ilerlerken bir de öğreniyorum ki bir bebeğimiz olacak :) Yeterlilik sınavına girerken hamileliğimin ortalarındaydım, o heyecanı bebeğimle birlikte nasıl taşımışım hala kendimi kutlarım bu konuda :) Sınavı geçip koskocaman (!) bir eğitimci oldum nihayetinde ve ilk Döviz dersimi İstanbul'a anlattım...
20 yıl sonra o günleri sanki çok yakınlarda yaşamışçasına hatırlıyorum; 1996'nın Ağustos'unda Organizasyon Müdürlüğü'ne tayin oluyorum, çunku Eğitim Müdürlüğü küçülüyor. "İyi ki gitmişim" dediğim bir çalışma ortamı buluyorum, o kadar mutluyum ki, zevkle keyifle çalışıyorum. Sene 1999'a geliyoruz, artık Uzman'ım, "yardımcılık"tan kurtulmuşum... Yine babalar babası bir yeterlilik sınavından alnımın akıyla geçmişim; kan, yer ve gözyaşı bitmiş yani :) 1999'un Temmuz'unda Eğitim Müdürlüğü'ne geri dönüyorum, 2008 Eylül'de derin bir üzüntüyle kapattığımız Ankara Eğitim Müdürlüğü.... Çam Sokaktaki o binanın 3. ve 4. katları artık başka başka birimlere ev sahipliği yapıyor. O binadan ayrıldıktan sonraki tekrar ilk gidişimde, koridorlarda gözyaşlarıyla gezmiştim; şimdi düşünüyorum da, meğer ne kadar mutlu çalışmışım ben orada :)
2009 Şubat Bayındır Hastanesi Şubesi ve 2011 Mayıs Gazi Tıp Şubesi, son durak... Artık yolum farklı, nasıl bakarsak öyle görürüz ya, benimki de o hesap, baktığım yere umarım güzel bakıyorumdur, ilk göz ağrım İş Bankası kadar mutlu etmesini diliyorum beni...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder